günlerdir yurttan bir türlü çıkamayan ben,özgişim arayınca,bir de durmadan konuşup beni ikna edince,galatasaray lisesi festivalinde şebnem ferah'a gitmek üzere sonunda ayağımı dışarı attım.konserden önce nasıl olduysa hepimizin canı kanat çekmiş,gittik bi güzel karnımızı doyurduk,girişte üstümüz başımız aranıp parfüm şişelerimiz ve ilaçlarımıza el konulduktan sonra da konser alanında yerimizi aldık.özgiş ve ben her zamanki o eşsiz şansımız sayesinde sahnenin hemen önünde bir yastık bulduk,attık kendimizi,her şey pek bi güzeldi o ana kadar da bir de yağmur yağmasaydı..başta çiseliyordu dedik "nolcak yaa şekermiyiz eriyeceğiz,baktık hızlanmaya başladı dedik "kaçııın",kendimizi nevizadeye attık hemen,her zamanki gibi yine aslanım'a gittik ve her zamanki gibi bütün galatasaray liseliler oradaydı.lise yıllarında yatakhanede uydurdukları marşları söylediler bağıra bağıra,çok eğlendiler bizi de eğlendirdiler.üst kattaki müşterilerin hepsi kaçınca ve mekan sahibi bozuk atınca,hesaplarını ödeyip gittiler.bazıları bizim yanımıza oturdu tanıştık kaynaştık.ben her dışarı çıktığımızda olduğu gibi yine "ben birşey içmeyeceğim"dedim.kararlıydım da ama o ece yok mu o ece yanıma oturup tekilelerı çakmaya başlayınca dayanamadım ben de söyledim bir tane.bir taneyle kalır mı hiç?kalmaaz melis hanım bokunu çıkartmazsa olmaaaz.aslanım'dan çıktık,yağmur da dinmişti,tam konsere gideceğiz,biz eceyle kaşınmaya başladık "yaa aslanımdaki tekilalar suluydu,biz birşey anlamadık,pi'ye hemen birkaç tane içelim de öyle gidelim konsere"dedik.
gidiş o gidiş...7-8 kişiydik sanırım,önce birer tekila söylendi,yetmedi şişe açıldı,konsere gidilemedigece yarısına kadar orada kalındı,peki o yetti mi bize?asla yetmez,yetemez,beyruta gidip de dansetmeden eve dönülmez.bir de oraya gittik 1 saat oturup kalkarız dedik,4'te mekan sahibi gelip de kapatıyoruz diyene kadar da orada kaldık.gece bittiğinde yorgunluktan ölüyoruz,
yurda dönecek halimiz yok,ece'nin evi de yakınmış,onda kalmaya karar verdikşimdiye kadar birçok öğrenci evinde kalmış olan ben pis,dağınık,ordan burdan toplanmış mobilyalarla dolu bir ev bekliyorum tabi..allahım o ne ev öyle yaa.anlatmakla bitmez,kapıdan girince mis gibi kokuyor bir kere,mobilyalar harika,ev kocaman,ooh mis gibi yayılmış ece hanım.neyse kısaca benim ç.küm düştü("bir harfi yazmayınca ağzını bozmamış oluyorsun sanki ya da ç.kün var da sanki düşürebileceğin" diyebilirsiniz,haklısınız)saat 5 olmuş nerdeyse,yorgunluktan ölüyoruz,hala müzik dinlemeye çalışıyoruz,sonunda bir fire verdik,ece gitti yattı.ben ve özge de yasoyla dalga geçmeye başladık,kafalar da güzel ondan heralde sürekli gülüyoruz.yaso "yatayım artık ben" dediyse de bir rahat bırakmadık zavallıyı,sabah 7'ye kadar güldük durduk.sonra birden pilimiz bitti sanki, özgeyle attık kendimizi yatağa,saati de 8'e kurduk(gece 8 değil yattığımızdan 1 saat sonra gelecek olan 8) sabah yine yasin uyandırdı bizi,canım yaa ne zaman aynı evde kalsak mutlaka o uyandırır,yavaş yavaş geldi yanımıza, sakince uyandırdı.insan uykusundan uyanınca normalde kızar,hele yatalı sadece 1 saat olmuşsa kaldıranı öldürme planları yapar uykusunun arasında ama uyandıran yaso olunca kızamıyorsun.. taksimize bindik,okulumuza geldik,o zavallılar derse yetiştiler bana da yurda gidip uykuma devam etmek düştü.sevgili ece'ye bizi şahane evinde ağırladığı için tekrar tekrar teşekkür ederiz.
bu arada ececim, ne zaman sarhoş olursan beni çağır,bende daha çook kusma hikayesi var, güldürür ayıltırım seni yine : )
6/09/2006
uslanmaz arlanmaz bizler..
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
2 comments:
çok kıskandım
canımın içi bu sene bizim yaptıklarımızın yanında ne ki
Post a Comment